KUDÜS biz müslümanların bir azası gibidir. KUDÜS, et ile kemiğin birbirine bağlı olduğu kadar müslümanların ayrılmaz parçası islam aleminin manevi bağıdır. KUDÜS, müslümanların iki kıblesinden birisi olan Mescid-i aksanın bulunduğu kutsal şehrimiz, Allah’ın c.c ve Rasulünün bizlere  emanetidir. Sonuna kadar mücadele üzerimize vazifedir. Emanet korumak ümmetin üzerine yükümlülüktür.

Bunlarla beraber biz de ümmeti Muhammed olarak,aynaya bakıp kendimizi görmeliyiz. Faiz, riya, zina, yalan, dünya sevgisi,tefecilik üzerimize yapışmış. Bunları haramları normal görmeye başlamışız. Allah’ın farzlarını ( namaz, oruç, hac, zekat v.s..) hafife alıp ya önemsemez veya terkeder olmuşuz. İnandigimiz gibi değil yaşadığımız gibi inanmaya başlamışız. Allah’ın c.c hükümleri nefsimize zor gelmiş. Nefsimize uygun bir din yaşamaya başlamışız. Cihat  nefsimize zor gelmiş. Dünyadan vazgeçmek nefsimize agir gelmis.Ölüm korkusu bizi özden, hakikatten uzaklaştırmış.Atalarımız yedi cihana hükmetmiş. Bizse, onların hayatlarını anlatarak kendimizi avutmuşuz ama onların yaşadığı hayatları yaşamak çoğumuzun işine gelmemiş. Kur’an ve sünnet üzere yaşayan sahabe efendilerimizin,evliyaların hayatlarını hikaye gibi anlatıp kendimizi avutmuş, nefsimize uygun bir hayatı tercih etmişiz. Rabbimizin c.c Ayette “kafirleri dost edinmeyin” buyurmasına rağmen!  ceddimizin  savaştığı kâfir güruhuyla dost olup kafire  benzemişiz. Kardeşler aynaya bakalım. Birşeyleri düzeltmeye çalışırken çarpık hayatlarımızı unutmayıp, Rabbimizin c.c nasibiyle hayatlarımızı düzeltmeye ve Rabbimizin c.c emrettiği gibi yaşamaya gayret edelim. Rabbimiz c.c bütün müslümanlara islamı özüyle yaşamayı nasip etsin inşaallah. Rabbimiz c.c yardımcımız olsun..