Yüce Allah c.c. şöyle buyurmaktadır:
“Ben, benden başka ilah olmadığına, hiçbir ortağımın bulunmadığına ve Muhammed’ in
benim kulum ve elçim olduğuna kendi nefsimi şahit tutarım.


Her kim benim kaderime razı olmaz, verdiğim belaya sabretmez, nimetlerime
şükretmez, verdiğim rızka kanaat etmez ise benden başka bir RABBE kulluk etsin.


Her kim dünya için hüzünlenir ve kederlenirse bana kızmış gibidir.

Kim bir musibetten şikayette bulunursa benden şikayette bulunmuş olur.


Her kim bir zenginin yanına çıkar ve ona sırf zenginliği sebebiyle tevazuda
bulunursa dininin üçte biri gider.


Biri öldü diye dövünerek yüzünü yırtan kimse, mızrağını alarak benimle savaşmış
gibidir
.

Bir kabrin üstündeki bir ağacı kesen kimse, eliyle Kâbe’min kapısını yıkmış
gibidir.


Kazancını hangi yoldan elde ettiğine aldırış etmeden yiyen biri; Allah’ın onu hangi
kapıdan cehenneme atacağına aldırış etmiyor demektir.
Her yeni gününde dini için kazançta olmayan herkes kayıptadır, kayıpta olan kişi için de ölüm daha hayırlıdır.


Her kim ki bildiğiyle amel ederse Allah ona bilmediği ilimleri öğretir.


Emelini uzun tutanın ameli hâlis olmaz.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Kanaat et, ihtiyaç duymaktan kurtul! Hasedi bırak, rahat et! Haramdan sakın, dinde ihlâs sahibi ol!


Gıybeti terk edene muhabbetimi tattırırım.

İnsanlardan uzak duran, zararlarından korunur.

Kimin kelâmı az olursa aklı kemale erer: Aza razı olan, Yüce Allah’a güvenmiş olur.

Ey âdemoğlu! Sen bildiğinle amel etmiyorsun, bilmediğin şeylerin ilmini nasıl istersin?

Ey âdemoğlu! Sanki yarın ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışıp didiniyor ve ebediyen kalacakmış gibi mal topluyorsun.


Ey dünya! Sana hırsla tutunup sarılanı kendinden mahrum bırak, senden uzak durup gönlünü çekenin peşinden git ve ona hizmet et, sana bakanların gözüne şirin görün.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!


Her kim dünyalık bir şey için üzüntü duyup kederlenirse, bu sadece Allah’tan
uzaklaşmasını; dünyada ise sadece sıkıntısını ve âhirette de perişanlığını artırmaktan başka bir işe yaramaz.


Yüce Allah, dünya için kederlenenin kalbini arkası kesilmeyen tasalarla ve hiç boş vakit bulamayacak meşgalelerle doldurur. Allah o kalbe öyle bir fakirlik hissi verir ki, hiçbir zaman zenginliğe ulaşamaz, ona vereceği emeller ise onu sürekli meşgul eder.


Ey âdemoğlu! Ömrün her geçen gün biraz daha kısalır ama bunu idrak etmezsin. Sana her gün rızkını gönderirim ama şükretmezsin. Aza kanaat etmez, çokla da doymazsın.


Ey âdemoğlu! Katımda sana rızkın ulaşmadığı gün yoktur; ancak meleklerin huzuruma senin tarafından işlenmiş çirkin fiilleri ulaştırmadıkları gün de yoktur. Sen hem benim verdiğim rızkı yiyor hem de bana isyan ediyorsun. Bana dua ediyorsun, sana icabet ediyorum. Benden sana hep iyilikler inip dururken,
senden bana kötülüklerin çıkıp duruyor. Ben senin için iyi bir dost ve koruyucu iken, sen benim için ne ,kötü bir kulsun! Sana verdiğim nimeti benden gizlemeye kalkışıyorsun. Ben, peş peşe yaptığın kötülüklerini örter ve senden utanırken, sen benden utanmıyorsun. Beni unutuyorsun ama benden başkasını hatırında tutuyorsun. İnsanlardan korkuyor fakat benden korkmuyorsun. Onların ezasından çekiniyor ama benim gazabımdan çekinmiyorsun.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Tövbede kusurlu davranıp emelini uzun tutanlardan olma! Amel etmeden âhiret saadetini bekleyen, âbidlerin sözlerini söyleyip münafıkların amellerini yapanlardan da olma!


Bu kimse, nimet verildiğinde doymaz, verilmediğinde sabretmez, başkasına hayrı
emreder ama kendisi yapmaz, insanları kötülükten sakındırır ancak kendisi
sakınmaz. O, salihleri sever ama onlar gibi olmaz, münafıklardan nefret eder fakat
onlar gibi olur. Yapmadığı şeyi söyler, emredilmediği şeyi yapar. Başkasından
vefakârlık bekler ama kendi vefasızdır.


Ey âdemoğlu!
Her yeni günde yeryüzü sana şöyle seslenir: Ey âdemoğlu! Benim üzerimde
yürüyorsun lâkin bir gün içime gömüleceksin. Üzerimde istediklerini yiyorsun ama
bir gün içime gömüldüğünde böcekler seni yiyecek. Ey âdemoğlu! Ben, insanı
ürperten bir evim. Ben sorgulama, yalnızlık ve karanlıklar yurduyum. Akreplerin ve
yılanların eviyim. Öyleyse beni (salih amellerinle) mamur eyle, (kötülüklerinle)
harap eyleme!


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Sizin çokluğunuzla azlıktan, ünsiyetinizle yalnızlıktan kurtulayım diye sizi yaratmadım. Yapmaktan âciz kaldığım bir şey için sizden yardım alayım diye de sizi yaratmadım. Bir menfaati ele geçirmek veya bir zararı defetmek için de sizi yaratmış değilim. Bilakis sizi bana sürekli kulluk, çokça şükür, gece ve gündüz beni teşbih edesiniz diye yarattım.

Ey âdemoğlu!
Öncekileriniz ve sonrakileriniz, cinleriniz ve insanlarınız, küçükleriniz ve büyükleriniz, hürleriniz ve köleleriniz hepiniz bana kulluk etmekte birleşseniz, bu yaptıklarınız benim mülkümde zerre kadar bir şey artırmaz. Her kim hayırlı işlerde gayret ederse sırf kendi iyiliği için eder. Şüphesiz ki Allah’ın
hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Ey âdemoğlu! Verdiğin zararın aynısıyla karşılaşırsın ve yaptığının aynısı sana
yapılır
.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Ben sizleri boşuna ve başıboş bırakmak için yaratmadım. Ben sizden gafil değilim, her şeyinizden haberdarım. Siz benim katımdaki nimet ve müjdelere, ancak hoşunuza gitmeyen şeylere karşı
benim rızam için sabrederek ulaşabilirsiniz.


Sizin bana itaatte göstereceğiniz sabır, sizin için, bana isyanda gösterilecek sabırdan daha kolaydır. Günahı terk etmeniz, cehennem ateşi karşısında benden özür dilemenizden daha kolaydır. Dünya azabı, sizin için âhiret azabından daha hafiftir.


Ey âdemoğlu! Benim hidayete ulaştırdıklarım hariç, tümünüz sapık yolda kalırsınız. Yine benim koruduklarım hariç hepiniz günahkârsınız. Öyleyse bana tövbe ediniz ki size merhamet edeyim. Kendisine hiçbir sırrınız gizli kalmayacak Rabb’inizin yanında gizli günahlarla sırrınızı ortaya dökmeyiniz.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Yaratılmışlara lanet okumayın, sonra lanet size döner.


Ey âdemoğlu! Gökler boşlukta benim isimlerimden biri ile direksiz olarak dosdoğru durmakta iken, sizin kalpleriniz kitabımın binlerce öğüdüyle bile dosdoğru olamamaktadır.


Ey insanlar! Su, içindeki sert taşı yumuşatmadığı gibi, güzel öğütler de katı kalplere tesir etmez.


Ey âdemoğlu! Allah’ın kulları olduğunuza şahitlik ettiğiniz halde nasıl olur da O’na
isyan ediyorsunuz
? Yine ölümün hak olduğuna inandığınız halde ondan nasıl
hoşlanmıyorsunuz
?

Hakkında hiçbir bilginiz olmayan nice şeyleri söylüyor ve bunu önemsiz görüyorsunuz; oysa bunun günahı Allah katında çok büyüktür.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:


Ey insanlar, size Rabb’inizin katından bir öğüt ve kalplerdeki hastalıklar için bir şifa gelmiştir. Öyleyse neden yalnız size iyilik edene iyilikte bulunuyor, sadece size gelene gidiyor, sizinle konuşanla konuşuyor ve yalnız size ikram edene ikramda bulunuyorsunuz?


Hiç kimsenin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Müminler, ancak Allah’a ve Resûlü’ne iman eden kimselerdir. Onlar, kendilerine kötülükte bulunana iyilik ederler, gelmeyene giderler, kendilerine vermeyeni affederler, ihanet edene hainlik yapmazlar. Kendilerini terk edenlerle konuşur ve hakaret edenlere ikramda bulunurlar. Şüphesiz ben sizin her yaptığınızdan haberdarım.” Yûnus 10/57.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:


Ey insanlar! Dünya, yurdu olmayanların yurdu, malı olmayanların malıdır. Dünya malını aklı olmayanlar biriktirir, onunla anlayışı kıt olanlar sevinir. Tevekkülü olmayanlar dünya için hırs gösterir ve marifete ulaşamayanlar dünya zevklerinin peşine düşerler.


Her kim yok olacak bir nimeti ve sonu olan bir hayatı isterse, şüphesiz o, nefsine zulmetmiş, Rabb’ine isyan etmiş, âhireti unutmuş, dünyası kendisini aldatmış, açığıyla gizlisiyle günahı arzu etmiştir. Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir. Ey âdemoğlu! Bana kulak ver ve benimle ticaret yap, bana çalış ve kârını yanımda saklayıp âhirette al. En’âm 6/120.


Benim yanımda hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelip hayal etmediği nice nimetler vardır. Benim hazinelerim ne biter ne de eksilir. Ben hesapsız ihsan edenim ve sonsuz ikram sahibiyim.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:


Ey âdemoğlu! Size bahşettiğim nimeti hatırlayın ve ahdime (emrime) vefa gösterin ki, ben de size
verdiğim ahdi yerine getireyim. Birde (ahde vefasızlık hususunda) benden korkun.
43 Buhârî, Tevhîd, 35, Bed’ü’l-Halk, 8; Müslim, İmân, 312; Tirmizî, Cennet, 15; İbn
Mâce, Zühd, 39; Dârimî, Rikâk, 98, 105; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/313, 438
Bakara 2/40.


Yola kılavuzsuz çıkamayacağın gibi cennete de amel dışında hiçbir yolla
ulaşamazsın
. Yorulmaksızın mal toplanamayacağı gibi bana ibadet üzere
sabretmeksizin de cennete giremezsin
. Öyleyse Allah’a (farzların yanında) nafile
ibadetlerle yaklaş
.


Benim rızamı, miskinlerin (garip ve çaresiz kimselerin) sizden razı olmasında
arayın
. Rahmetimi âlimlerin meclislerinde bekleyin. Zira benim rahmetim göz açıp
kapama süresince, dahi onlardan ayrılmaz.


Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Ey Musa, söyleyeceğimi iyi dinle! Şu bir gerçektir ki, kim bir miskine karşı kibirlenirse kıyamet günü onu karınca suretinde (küçük, hor ve hakir bir halde) hasrederim. Miskine karşı tevazu göstereni dünya ve ahirette yüceltirim. Her kim, bir miskinin sırlarını (özel hayatını) açığa çıkarıp utandırmak için uğraşırsa kıyamet günü onu, bütün gizli halleri açık bir halde haşrederim. Kim bir fakire hakaret edip onu küçük düşürürse bana karşı harp ilân etmiş demektir. Kim bana iman ederse meleklerim dünya ve âhirette onunla musafa eder.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Nice (ilim ve ibadetle kalpte parlayan) ışıklar vardır ki, onu kötü arzuların rüzgârı söndürmüştür. Nice ibadet edenler vardır ki, kendini beğenme duygusu onları felâkete götürmüştür.


Nice zenginler vardır ki, zenginlik onları ifsat etmiştir.


Nice fakirler vardır ki, fakirlik onları bozmuştur.

Nice sıhhatli kişiler vardır ki, afiyette olmak onları yoldan çıkarmıştır.

Nice âlimler vardır ki, ilim onları saptırmıştır.

Nice cahiller de vardır ki, cehaletleri onları helake sürüklemiştir.

Eğer aranızda çokça rükû eden yaşlılar, takvaya sarılmış gençler, süt emen çocuklar
ve otlayan hayvanlar olmasaydı
(yaptığınız isyanlar yüzünden) üzerinizdeki göğü
demir, yeri kuru bir çöl ve toprağı da safi kül yapardım. Böylece gökten bir damla
olsun yağmur yağdırmaz, yerden bir tek yeşillik çıkartmaz ve üzerinize azabı daimî
kılardım
.


Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Ey âdemoğlu!
Bana olan ihtiyacınız kadarınca benden isteyin. Ateşe dayanabileceğiniz kadar bana isyan edin.


Ecelinizin uzak, rızkınızın elinizin altında ve günahınızın gizli olduğuna bakıp aldanmayın.


O’nun zâtı hariç her şey helak olacaktır. Hüküm O’na aittir ve sonuçta O’na döndürüleceksiniz.